27 Kasım 2011 Pazar

Türkiye tarihinin en büyük avukat tutuklamasına tepki

İstanbul, İzmir, Ankara, Diyarbakır, Mersin, Batman, Şırnak ve Hakkari Barosu'ndan avukatlar, meslektaşlarının tutuklanmasına tepki gösterdi, "Neden şimdi tutuklandılar" diye sordu.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde 33 avukat ile 1 gazetecinin tutuklanmasıyla sona eren yargılamanın ardından İstanbul, İzmir, Ankara, Diyarbakır, Mersin, Batman, Şırnak ve Hakkari Barosu'ndan avukatlar açıklama yaptı.

TÜRKİYET TARİHİNDE İLK KEZ BU KADAR AVUKAT TUTUKLANDI

Açıklamada ilk olarak söz alan İzmir Barosu Başkanı Sema Pektaş, "Salı gününden beri devam eden süreçte biz avukatlar çok yara aldık. Avukatlık mesleğine yapılmış bir saldırı ile karşı karşıya kaldık" dedi.

"Türkiye tarihinde ilk defa bu kadar büyük bir avukat gözaltlısı ve arkasından da tutuklaması yaşandı" diyen Pektaş, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: "Sadece mesleklerini yaptıkları için tutuklandılar. Savcılık ve mahkeme sorgularına girdik. Sorgularda onlara sorulan sorular sadece meslekleri ile ilgili sorulardı. Başkaca hiçbir soru yoktu. Bu büyük bir aymazlık ve hoyratlık. Türkiye hala bir demokratik hukuk devleti olma özelliğini gösteremedi. Biz meslektaşlarımızın yanındayız, savunmayı savunuyoruz. Avukatlık mesleğini sonunu kadar savunacağız, çünkü hukuk devletinde avukata ihtiyaç vardır. Bu yapılanları kabul etmiyoruz."

'NEDEN ŞİMDİ TUTUKLANDILAR?'

"Bu tutuklama kararı neden şimdi verildi?" diye soran Pektaş, "Başka bir hesaplaşma, başka bir neden mi var? Bunları bilemiyoruz. Zaman bunu gösterecek. Ama mesleğimize yapılan bu saldırıyı kabul etmiyoruz. Savunmadan gelen gücümüzü kullanarak itiraz edeceğimizi bildiriyoruz" diye konuştu.

Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar ise, tutuklama kararına şaşırmadığını belirterek, "Tüm dosyaları inceledik, hiç bir delilleri yok. Hiçbir delil yokken, avukatları gözaltına aldıklarına göre, sonucun böyle olacağını tahmin ediyorduk. Bugün bir adaletsizlik ile karşı karşıyayız. Dün, 'keşke bizi şaşırtsanız, keşke vicdanınızın sesini dinleseniz' dedik burada. Ama olmadı. Çok açık bir biçimde, yargı, işaret edilene uyan bir işlev görüyor. Yargı dünyanın her yerinde adaleti gerçekleştirmenin aracıdır ama bu ülkede ne yazık ki başından beri yargı devleti kollamanın aracıdır" dedi.

Aktar, avukatların yıllardır müvekkilleri Abdullah Öcalan'la görüştüğünü anımsatarak, şöyle konuştu: "Devletin sadece suçluyu kovuşturmak gibi bir görevi mi var, suç işlemek gibi bir sorumluluğu da mı var? Eğer gerçekten basında yer aldığı şekilde bir suç işlenmesine teşvikin aracısı olmuşlarsa, tümü devlet tarafından tespit edilen, dosyada Adalet Bakanlığı tarafından yasaya aykırı bir biçimde görüşmelerin dökümü yapılmışken, devlet neden o zaman engellemedi? Neden bugün başka bir hesaplaşmanın aracı olarak meslektaşlarımız mağdur ediliyor?"

Hiçbir şekilde hukuksuzluğa boyun eğmeyeceklerini belirten Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, "Hepimizi alsalar da biz bu ülkede yurttaşlar adına haklarını savunmaya devam edeceğiz. Asla ve asla pes etmeyeceğiz. Şuna inanıyorum ki, bir gün yargı Kürtlerin de bu ülkenin yurttaşları olduğunu hatırlar" diye konuştu.

DEVLET İMRALI'DA İSTEDİĞİNİ ALAMADI

Van bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk, hukuki bir süreç işletilmediğini belirterek, "Siyasi bir operasyon olarak nitelendiriyoruz. Bu ülkede adalet hiçbir zaman var olmadı. Çözümsüzlüğün kaynağı olan yasalar problem yaratıyor. Bu yasalarla yapılan yargılamanın hiçbir meşruiyeti yoktur" dedi.

Tutuklanan avukatların 11 yıldır İmralı'ya giderek müvekkilleri Abdullah Öcalan'la görüştüğünü anımsatan Tuğluk, "İmralı'da ne olup bittiğini devlet çok iyi biliyor. Eğer bir süreç işletilmişse, protokoller hazırlanmışsa, mektuplar gidip gelmişse, orada ne olup bitmişse, devletin gözetimi ve bilgisi dahilindedir. Bunlara yakın tanığız. İleriki süreçlerde ne olup bittiğini daha net ifade edebiliriz. Ama bu işin içinde devlet var. Bu sürecin içinde hiçbir şey devletin bilgisi dışında yapılmamıştır. Ne oldu da bu süreç birden bire kapatıldı. Çünkü İmralı'da istedikleri süreci geliştiremediler. Dolayısıyla bu avukat arkadaşlarımız bir hesaplaşmanın sonucu olarak tutuklandı" şeklinde konuştu.

Milletvekili Aysel Tuğluk, hükümetin çok tehlikeli bir politika izlediğini belirterek, "Kürtlerin meşru zeminleri yok ediliyor, hedef alınıyor. Bu çok tehlikeli bir politikadır. Ülkeyi kaosa sürükleyecek bu tür siyaset tarzından vazgeçmek gerekiyor. Yarın hepimiz için çok geç olabilir. Keşke olmasaydı dememek için, şimdi siyasi iktidarı, sayın Başbakan'ı sorumlu davranmaya davet ediyorum" diye konuştu.

İSTANBUL BAROSUNA TEPKİ

Avukat Ercan Kanar da, avukatların gözaltına alınmasının hukukla zerre kadar ilgili olmadığını belirterek, "Savunma mesleğine, avukatlara ve bütün barolara yönelik bu kadar geniş kapsamlı operasyon, faşist Mussolini ve Hitler rejimlerinde bile belki yaşanmamıştır. Dünyada da örneği yoktur. Cumhuriyet tarihinde de bu kadar saldırgan, zalim, zulüm operasyonuna rastlanmamıştır. Tamamen siyasi iktidarın talimatlarıyla, direktifleriyle yönetilmiştir. Başbakan adeta özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin tek yetkili başsavcısı gibi savcılara, yargıçlara talimat vermiştir" dedi.

Kanar, İstanbul Barosu'nun operasyon karşısındaki tutumunu eleştirdi, "TTB Başkanı'ndan ve diğer baro başkanlarından meslek onuruna uygun bir şekilde tavır koymalarını istedik. Nitekim, Sayın Barolar Birliği, İzmir, Mersin ve Diyarbakır Baroları başkanları, Hakkari ve Batman'dan baro yöneticisi meslektaşlarımız gelerek, mesleğin onurunu ve savunmayı savundular. Bu isteğimizi İstanbul Baro Başkanlığı'na da ilettik. Maalesef şu ana kadar gözaltına alınan ve tutuklananların büyük çoğunluğu İstanbul Barosu'na üye olmasına rağmen, İstanbul Baro Başkanı'nın sesi çıkmamıştır. Avukatlık mesleğine yönelik bu zulme karşı İstanbul Barosu sessiz kalmıştır. İstanbul Barosu'nun bu tavrını esefle kınıyoruz" diye konuştu.


Rojeva Kurdistan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder