22 Kasım 2011 Salı

Silahlar sussun ama ‘silahları teslim edin’ demek olmaz.

Gazeteci-yazar Cengiz Çandar, „Tarafları masaya oturtmak için hareket etmemiz gerekiyor“ dedi.



Irkçılık ve Milliyetçiliğe DurDe! Girişimi ve Sosyal Değişim Derneği’nin düzenlediği „Nefret Suçları Karşıtı Buluşma“da „Uluslararası Deneyimler Işığında Kürt Sorununda Çatışma Çözümü Önerileri“ başlığıyla önceki gün bir sempozyum düzenlendi. Cengiz Çandar’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen sempozyuma Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Ciemen Katalonya’dan Soroya Sough ve Emekli Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş katıldı. İlk olarak söz alan Cengiz Çandar, son derece kötü ve karanlık bir dönemden geçtiğimizi söyledi. Büşra Ersanlı, Ragıp Zarakolu gibi isimlerin „terör örgütüne üye olmak“ gibi suçlamalarla tutuklandığı, hem PKK’lilerin hem de asker ve polislerin ölümlerinde artış olduğu bu günlerde Kürt sorununun çözümü için müzakerenin şart olduğunun altını çizen Çandar, sözlerini şöyle sürdürdü: 
- Askeri çözümlere karşı müzakere ile çözüm şart. Bunun için silahların rafa kalkması lazım. Silahlar sussun ama ‘silahları teslim edin’ demek olmaz. Çünkü bu son adımdır. Mesela John Major, IRA ile masaya oturulduğunda silahlar teslim edilsin dedi ve sonuç alınamadı ama Tony Blair sadece ‘silahlar sussun’ dedi ve barış için yol alındı. 
- Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu’nun tutuklama dalgası ile legal siyasi alan daraltılıyor. 
- Duyguları da köreltecek bir dönemdeyiz. Her şeyin savaş iklimine uygun bir şekilde mücadele aracına dönüşmesi, barışçıl çözüm önerilerini ve iyimserlik duygularını körelttiği bir dönemdeyiz. Muhatabımı zayıflatarak masaya oturayım derseniz durumu dikte etmiş olursunuz. 

- Silahların sesi bizim sesimizi bastırıyor. Ancak bizim konuşmaya devam etmemiz şart. Aynı zamanda öncelikle PKK’nin silahları susturduğunu açıklaması lazım. Ancak o zaman devlete barış için baskı yapabiliriz. 


YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder