18 Kasım 2011 Cuma

Gerger: Türkiye Kürtlerin kellesini istiyor!

"Türkiye'nin tek sorunu Kuzey Kürdistan değil, Kürt varlığının tamamı bir sorun" diyen Haluk Gerger "Türkiye, parasız askerdir. Tek istediği nema ise Kürt'ün kellesidir, hakkıdır" diye belirtti.

Kürtlerin kellesi isteniyor

Ortadoğu'nun Batı için hala „açık alan" olduğunu söyleyen Doç. Haluk Gerger, Türkiye'nin Suriye karşısındaki tutumu için „Çok açık bir biçimde savaş kışkırtıcılığı yapıyor" dedi. Gerger, Türkiye'nin bu saldırganlığının arkasından Amerikan yönetiminden aldığı „Suriye yönelik saldırı sonucunda Irak'ta yaşandığı gibi bir Kürt oluşumu olmayacak" sözünün olabileceğini söyledi.
ETHA'nın sorularını yanıtlayan Gerger, uluslararası kapitalizmin yaşadığı krize dikkat çekti, „Bu krizin derinleşeceğine dair korkular da var" dedi. Devletleri iflas noktasına getiren „borçlanma krizi"nin iki önemli sonucu olduğunu belirten Gerger, şunları söyledi:
- Demokrasi büyük bir yara alıyor. Askeri darbe dönemlerinde olduğu gibi seçilmişler değil atanmışlar, teknokrat hükümetler kuruluyor.
- Yine askeri darbe dönemlerinde gördüğümüz gibi, bu hükümetler emekçilere saldırıyor, sosyal harcamaları kısıyor, vergileri artırıyor.
Emekçilerin burjuva demokrasisi kazanımlarının feda edildiğini belirten Gerger, kapitalizmin krize „silahlanma harcamaları ve savaş" reçetesi bulduğunu hatırlattı. Gerger, savaş ve silahlanmanın yaptığı üç efekte dikkat çekti:
- Ekonomiyi canlandırıyor. Alıcısı devlet. Üstelik sattığı mal da tüketiliyor.
- Savaşla istikrar arasında bir ilişki söz konusudur. Devletler, savaş döneminde iç tahkime gidiyor. Savaşabilmek için içeride tahkikat yapmak, iç disiplini sağlamak gerekiyor. Savaşlar, iç disiplinin sağlanmasında, toplumu bir arada kenetlemede işlev görüyor. Metropol ülkeler, emekçilere saldırdıkları için toplumsal huzursuzluktan da dehşetli korkuyorlar. Amerika'da bütün bunların olacağı aklımıza gelir miydi? Yunanistan, İspanya ortada. İtalya'da neler olacağını göreceğiz. İç tahkimat sosyal huzursuzları bastırmak için de önemli. Bunu önlemek için de dış maceralar gerekiyor.

- Savaşlarda pazar kavgası oluyor, daha da önemlisi paylaşma ihtiyacı çok hayati bir önem taşıyor. İflas eden, borçlarını ödeyemeyen artık şirketler değil, devletler. Dolayısıyla eldeki yetmiyor, yeni bir paylaşım mücadelesi kaçınılmaz olarak ortaya çıkıyor.

Kan pazarında pay yarışı 
Ortadoğu'nun Batı için hala „açık alan" olduğuna dikkat çeken araştırmacı-yazar Haluk Gerger, bölgeye ilişkin de şu tespitlerde bulundu: „Bölge rejimleri içinde bu bulanık suda avlanmaya kalkanlar, kendi iç tahkimatlarını yapanlar, iç muhalefeti bastırmaya çalışanlar var. Bastıramayan rejimler de zaten gidiyor. Bu rejimler aynı zamanda leş üzerindeki akbabalar gibi. Dünyayı çakallar sarmış, akbabalarda onun peşinden gidiyor. O kan pazarından bir pay kapmak peşindeler."

Esad diktatörlüğü ve Türkiye
Gerger, Suriye'deki Esad rejiminin de bir diktatörlük olduğunun altını çizerek, „Esad diktatörlüğü, Baas rejiminin tartışmasız şovenizm ve militarizmi içselleştirilmiş, Arap topraklarındaki yansımasıdır. Kendi halkına zulmeden diktatörlüktür" dedi.
Gerger, Türkiye'nin son günlerde Suriye karşısındaki tutumu için, „Çok açık bir biçimde kışkırtıcılık yapıyor" dedi ve ekledi: „Türkiye'nin Suriye'ye ilişkin tavrı, dünyanın her döneminde, her ülkesi arasında savaş çıkartır. Türkiye aslında savaş açıyor. Bu savaşı Suriye'nin üzerine yıkmak için de, muazzam bir kışkırtıcılık yapıyor."

3 önemli etken

Gerger, „Türkiye neden kışkırtıcılık yapıyor?" sorusuna yanıt verirken, Türkiye'nin bölge planlarına ve misyonuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
- Türkiye, savaş sonrasında kurulacak ganimet sofrasında bulunmak istiyor.
- Türkiye ABD'nin bölgede bir truva atı, taşeronu ve tetikçisi. Bu rolü 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana hiç değişmedi.
- Kürt meselesi.

TC için Kürt varlığı sorun

„Türkiye'nin tek sorunu Kuzey Kürdistan değil, Kürt varlığının tamamı bir sorun" diyen Gerger, Suriye ve Irak'taki Kürt varlığının da Türkiye'nin 'iç sorunu' olduğunu belirtti. Irak işgalini anımsatan Gerger, „Türkiye şu anda pişman. 'Madem oldu, bari katılsaydık' düşüncesinde. Orada bir Kürt varlığı ortaya çıktı ve Amerikan çizgileriyle de korundu. Suriye'de de böyle bir gelişme olmasından korkuyor" diye konuştu.
Suriye'ye yönelik olası bir müdahaleyi Türkiye'nin aynı zamanda iç bastırma için araç olarak kullandığı değerlendirmesinde bulunan Gerger, „Türkiye, içeride muazzam bir bastırma yapıyor. Bunu sadece Kürt hareketinin silahlı kanadına karşı yapmıyor. Sadece Kürt siyasetçisi ve aydınına da yapmıyor. Resmi ideoloji dışında kalan her muhalefet odağına yükleniyor. Son KCK tutuklamalarındaki Türkler bunun bir örneği" dedi.
Araştırmacı yazar Haluk Gerger, ABD'ndeki ekonomik kriz nedeniyle Türkiye'nin bu kez elinin daha güçlü olduğunu belirterek, şunları söyledi: „Türkiye, pazarlık alanının açıldığını görüyor. Irak deneyiminin, tekrarlanmayacağını garantisini arıyor. Suriye düşürülürse, ardından İran'

ın da düşürülmesi söz konusu. Her iki ülkede de Kürdistan'ın parçaları var. Türkiye bu ülkelerde Güney Kürdistan'a benzer bir oluşumun olmasını istemiyor. Başka bir ifadeyle, Amerikan kırmızı çizgisi olmayacak, Türkiye kırmızı çizgisi olacak. 'Ara bölge', 'tampon bölge' gibi girişimlerle Türkiye bunun şimdiden yolunu yapıyor. Böylece, sadece Suriye ve İran'da yeni bir Kürt oluşumunu engellemeyi düşünmüyor, aynı zamanda Güney Kürdistan'ı da kuşatmayı planlıyor."

Gerger, Türkiye'nin Amerikan yönetiminden „Suriye'de Kürt oluşumu olmayacak" şeklinde bir söz almış olabileceğine dikkat çekerek, „Bu nedenle bu kadar pervasızca, savaş kışkırtıcılığı yapıyor" dedi.

Gerger, „Türkiye'nin İran konusunda da öncü kışkırkıcı rol oynayacağı kuşkusuzdur. Türkiye, parasız askerdir. Tek istediği nema ise Kürt'ün kellesidir, hakkıdır" diye konuştu.

ARZU DEMİR -  ETHA/ANKARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder